Hayat Kadar Acı ve Kısa Bir Hikaye | Mavi ve Edebiyat

Kısa Hikayeler

Yine süslüyordu annesi onu, aslında öz annesi değildi ama yine de çok iyi bakıyordu ona. Saçı başı taranmıştı, boynuna da en sevdiği fular takılmıştı, biraz da parfüm sıkıldı mı işte mahallenin en güzel ve en alımlı küçük hanımı karşınızdaydı. Burnuna kondurulan hafif bir öpücük her şeyin tastamam olduğunun habercisiydi. Gezintiye çıkılabilirdi.

Üvey babası sürücü koltuğuna geçerken o, üvey annesinin kucağında ön koltuğa oturdu. Emniyet kemeri takıldığında küçük hanım biraz huysuzlanıp kıpır kıpır ettiği için annesi bu seferlik emniyet kemerini takmayacaktı. Bu sayede küçük hanımımız annesinin kucağında özgürce oturabilecek ve yolculuk esnasında etrafı rahatça seyredebilecekti.

Küçük hanım, bugün uykusunu güzelce almıştı. Gece ses çıkarmadan uyumuş, öğlen vakti ise yarım saatlik bir güzellik uykusu çekmişti. Bu sebeple yolda uykusu gelmeyecek ve çok sevdiği o kırlara gittiğinde sevinçle koşup oynayabilecekti. Hem belki bir kelebek görür onu kovalayıp yakalamaya çalışırdı. Kelebek hayaliyle yolculuğa devam ederken hiç sevmediği yerden geçiyorlardı. Bir varoş mahallesi olan bu yer, çoğunlukla çöplükten ibaretti. Buradan her geçişinde çöplerin o ağır kokusunu içine çekmemek için bir süre nefes almazdı. Ne de olsa o temizlik içinde parfüm kokarak büyümüştü. Böyle pis ortamlara hiç alışık değildi, eğer bir gün olur da burada yaşamak zorunda kalırsa ilk gün açlıktan öleceğini biliyordu ama neyse ki üvey annesi ve babası onu bırakmaya hiç niyetli değildi, bu nedenle bu pis kokular ondan hep uzakta kalacaktı.

Babası, arabayı önündeki çukurdan kurtarmak için biraz sağa yanaştırdı. Araba sağ tarafa yanaştıkça çöp konteynerine yaklaştı ve o anda küçük hanım, çöpte yemek arayan kirli bir çocukla göz göze geldi. Bu sıradan bir an değildi, ikisi de birbirine dikkatle bakıyorlardı. Birisi hiçbir zaman asla binemeyeceği o otomobildeki küçük hanımın rahatlığını düşünüyordu. Temiz yatak, temiz yiyecekler, ilgili bir anne-baba ve istenildiği her şeyin var olduğu bir hayat... Asla böyle bir hayat yaşayamamıştı, yediği her şeyi çöpte bulmuştu, içtiği her su biraz çamur kokuyordu. Rahatlık ne demek bilmezdi, bir öğün karnını doyururken öbür öğünde hangi çöplükte ne yiyeceğini düşünüyordu. Doğduğundan beri hayat onu hep çöplükte yaşamaya mahkum etmişti. Küçük hanıma öyle imreniyordu ki sadece bir günlüğüne onun yaşadığı hayatı yaşasa, o lüksü tatsa gözü açık gitmeyeceğine emindi. Diğer tarafta ise çöplükten bir şey yemeyi bırak çöpün kokusuna dayanamayan bir küçük hanım vardı. Temiz yiyecekler ve temiz su ile büyümüştü. Yattığı yatak her gün temizlenirdi. Her hafta güzelce duşunu alır, en güzel giysileri giyerdi. Hayat onu asla aç ve susuz bırakmamıştı, hatta bazen ne yiyeceğine karar veremeyecek derecede bolluk içindeydi. Karşısında gördüğü şu aciz varlığa acıyordu, üstü başı kir içindeydi, kokusunun yaklaşılamayacak kadar kötü olduğundan da emindi.

Bir saniyelik bu bakışmanın ardından babası konteyneri hızlıca geçti ve parka doğru yoluna devam etti. Küçük hanım, hala aynı yere bakıyordu, baktığı yerler hızlıca gözünün önünden geçse de sanki kirli çocuğun hayali hep orada kalmış gibi gözünü ayıramıyordu. Nasıl yaşamayı başarıyor, diye düşünerek iç geçirdi. Onun donup kaldığını gören annesi yavaşça başını okşadı ve işte o an kendine gelebildi. O kadar şükretti ki haline, büyük bir mutlulukla başını annesinin göğsüne yaslayıverdi. Küçük hanımın bu tatlı ve masum yaslanması annesinin de çok hoşuna gitti ve onu sıkmayacak şekilde sarıldı, başına kondurduğu tatlı öpücükle onu ne kadar çok sevdiğini belli etti. Bu öpücük, senin asla öyle kötü şartlarda yaşamana izin vermeyeceğim, der gibiydi. Öpücüğü başında hisseden küçük hanım, iç huzuruyla iyice yaslandı annesine ve yine kırlarda kovalayacağı kelebeğin hayalini kurmaya devam etti. Çöplükte karnını doyurmaya çalışan kirli çocuğumuz ise tekrar hayatın acı gerçekleriyle yüzleşerek hem kendine hem de kardeşlerine yiyecek bulabilme umuduyla çöpleri karıştırmaya devam etti.

Size anlatmış olduğum bu hikayeyi bir fotoğraftan esinlenip yazdım ve eminim ki siz de o fotoğrafı görünce bu hikayeye çok daha farklı bir açıdan bakabileceksiniz. Her canlının duyguları vardır, biz bilemesek ve anlayamasak da bazı anlar o duyguları ifade etmeye yeter de artar bile, işte bize o duyguları fazlasıyla hissettiren fotoğrafı görebilmek için lütfen ekranı aşağı kayırın ve kelimeler sussun, konuşma sırası şimdi yüreğinizde.




...👇👇👇...

...👇👇👇...

...👇👇👇...

...👇👇👇...



Kısa Hikayeler


Evet, şimdi hikayemize çok daha farklı bir açıdan bakıyorsunuz eminim. İsterseniz bu bakış açısıyla bir kez daha en baştan okuyun hikayeyi.

Elimden geldiğince bu fotoğrafı yorumlamaya ve haddimi aşarak bu fotoğrafa tercüman olmaya çalıştım. Biliyorum ki sayfalarca yazı yazsam da asla bu fotoğrafı tam anlamıyla ifade edemem ama yüreğinizde oluşan o his, işte o hiş eminim ki benim hissettiklerimle aynıdır.

Allah hiçbir canlıyı aç ve susuz bırakmasın, elimizden geldiğince tüm canlılarla paylaşmayı bilelim ve unutmayalım ki: "Şikayet ettiğimiz yaşam, belki de bir başkasının hayalidir!"

Hikayeyi beğendiyseniz paylaşabilirsiniz ve diğer hikayelerimizi okumak isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz, sağlıcakla kalın.

6 yorum:

  1. Merhaba dağıtım iznine geldim. Selam vermeden gitmek istemedim :)

    YanıtlaSil
  2. Fotoğrafı gördükten sonra oluşan " vay be!" tepkisi... Fotoğraftan önce ve sonra olmak üzere hikayeye sanki farklı dünyalardan baktım. Kalemine sağlık hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah hocam, bu şekilde düşünmene çok sevindim. Güzel düşüncen ve değerli yorumun için teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Fotoğraf yorumlama son zamanlarda benim de ilgimi çekiyor. Üstteki fotoğrafı çok güzel yorumlayıp, hikayeleştirmişsiniz. Tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de fotoğraf yorumlamayı seviyorum, elimden geldiğince fotoğrafları canlandırmaya çalışıyorum. Böyle düşünmenize çok sevindim, teşekkürler :)

      Sil

Yorumlarınız Bizim İçin Kıymetlidir, Düşüncelerinizi Paylaşırsanız Seviniriz :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.